Berzan - Botî
Ateşkes ve PKK-Devlet anlaşması, barış ve kardeşliğe gidecek yolda önemli bir adım olacaktır kuşkusuz. Bu nedenle de bu adım desteklenmelidir. Barış ve kardeşliğin tesis edilmesinin kısa sürede olanaklı olmadığı gerçeği dikkate alınmalı ve acil olan ateşkes, çatışmaların sona ermesi gibi olaylara odaklanılmalıdır ilk olarak. Acil olanı (ateşkes, silahların susması v.s.) desteklemek, barış ve kardeşlik kavramlarını ihtiyatsız bir şekilde kullanma hakkını kimseye vermiyor.
Aynı kavramları kullandıkları halde anlaşamayan veya çatışan kesimlerin varlığı, kavramlarla kurulan ilişkinin sağlıklı olmadığını gösteriyor.
Hem egemen anlayışların hem de bu egemenliğe karşı mücadele edenlerin aynı kavramları kullanması, bir tarafın söz konusu ortak kavramı kullanırken gerçekliği bilinçli olarak çarpıttığının kanıtıdır.
TC gibi işgalci bir devletin bile demokrasi, barış, kardeşlik gibi kavramları sıkça kullanıyor olması, kavramlarla ciddi bir hesaplaşmayı gerektiriyor. Kavramlarla hesaplaşıp özüne uygun kullanılmasını sağlayamadığımız sürece yaşanan politik kargaşadan kurtulamayız.
Devlet gibi PKK de kavramlara istediği anlamı yükledi bu güne kadar. İşin üzücü tarafı ise, PKK’nin kavramlarla oynamasına Kürd politik çevrelerince gereken tepkinin gösterilmemiş olmasıdır. Zamanında gösterilmeyen tepki bugün sömürgecilerin elinde bir silah olarak Kürdlere karşı kullanılıyor.
Devlet-PKK arasında başlayan görüşmeler her iki güç tarafından da kavramsal bir oyun olarak karşımıza çıkacaktır; şimdiye kadar olduğu gibi…
Bu oyunda gerçeklikle örtüşmeyen ve gerçeklikte karşılığı olmayan “hak”, “özgürlük”, “kardeşlik” ve“barış” gibi kavramlarla avutulmamak/aldatılmamak için gerçekliği dillendirmek gerekiyor.
Görüşmelerin içeriğine ve olası sonuçlarına dair değerlendirmelerde bulunmadan önce iki temel kavram üzerinde durmak ve bu kavramları özüne uygun bir şekilde tanımlamak gerekiyor.
Hem devletin hem PKK’nin hem de okur-yazar kesimin en çok kullandığı ve görüşmeler süresince de en çok kullanacağı kavramlar barış ve kardeşlik kavramlarıdır.
Savaş-Barış Diyalektiği
Barış Nedir?
En yalın ve başka türlü yorumlanamayacak tanımıyla barış; savaşa neden olan koşulların ortadan kalkmasıdır!
Savaşın nedeni tartışma gerektirmeyecek kadar bellidir.
Neden, TC’nin Kürdistan’ı işgali ve sömürgeleştirmesidir!
Öyleyse barıştan söz edebilmek için Kürdistan’daki işgalin bitmesi ve Kürdlerin devletleşme hakkının elde edilmesi şarttır!
Bu gerçeklik; ateşkes, silahların susması veya PKK-Devlet anlaşması gibi konuların “barış” olarak sunulamayacağını gösteriyor…
Barış bir olgudur!
Ateşkes, çatışmanın bitmesi veya PKK-Devlet anlaşması ise sadece birer olaydır!
Olaylar ve olgular arasında bir bağ olsa da aynı şey değildirler!
Ateşkes veya PKK-Devlet anlaşması gibi olaylar barışı sağlamaz ama barışa giden yolda önemli bir işlev görebilir. Bu işlev, barış için daha sağlıklı ve daha uygun yolların bulunmasıdır…
Kardeşlik Ne Anlama Geliyor?
Hem gerçek (biyolojik) kardeşlik hem de toplumsal/politik kardeşlik, ekonomik-sosyal ve siyasal eşitliği öngörüyor.
Bu eşitlik, kardeşlerden birinin istediğinde ayrılma ve kendi yaşamını bağımsız sürdürme hakkını da güvence altına alıyor…
Kardeşlik; birlikte yaşamayı zorunlu kılmıyor, aksine günümüz koşullarında ayrılmanın kaçınılmazlığına işaret ediyor.
Sonuç olarak;
Barış ve kardeşlik kavramının özüne uygun olarak tesis edilebilmesi için, Kürdistan’daki işgalin sona ermesi ve Kürdlerin ayrı bir devlet kurma hakkının kabul edilmesi şarttır.
Ateşkes ve PKK-Devlet anlaşması, barış ve kardeşliğe gidecek yolda önemli bir adım olacaktır kuşkusuz. Bu nedenle de bu adım desteklenmelidir. Barış ve kardeşliğin tesis edilmesinin kısa sürede olanaklı olmadığı gerçeği dikkate alınmalı ve acil olan ateşkes, çatışmaların sona ermesi gibi olaylara odaklanılmalıdır ilk olarak.
Acil olanı (ateşkes, silahların susması v.s.) desteklemek, barış ve kardeşlik kavramlarını ihtiyatsız bir şekilde kullanma hakkını kimseye vermiyor.
Bu süreçte çözülecek bazı olayları barış ve kardeşlik diye tanımlayanlar/yutturmaya çalışanlar, barış ve kardeşliği engellemek dışında bir işe yaramayacaklardır ve sadece devlet politikalarına hizmet edeceklerdir.
Şimdiye dek kavramlarla hesaplaşmayan ve Devlet ile PKK’nin kavramlara (çıkarlarına uygun şekilde) yüklediği anlamı sorgulamayan Kürd politik çevreleri, bu kritik süreçte de aynı hataya düşmemelidir. Bu hatayı yapanlar, barış ve kardeşlik kavramlarını ne kadar sıklıkla kullansalar da, bu kavramların cellâdı olarak anılmaktan kurtulamayacaklardır. Kavramların cellâdı olmak aynı zamanda Kürdistan halkının geleceğinin de cellâdı olmak demektir…
Umarım Kürd politik çevreleri ve okur-yazarları bu defa kişilikli davranır ve gerçekliği dillendirme cesareti bulurlar; Devlet ve PKK tarafından içeriksizleştirilen kavramları gerçek anlamıyla kullanırlar…
Berzan BOTÎ
