|
Zîlan Fırat
|
Ortadoğu’ya barışın ve demokrasinin getirilmesi bir yana savaşları sürekli hale getirecek örgütlemelere de zemin sunuldu ve çete örgütlenmeleri yaratıldı. Bugün IŞİD’in bir gecede Musul’u ele geçirmesi öyle kısa bir sürede yaşanan bir gelişme olmadığı gibi, din adına, İslamiyet adına yola çıkması da inandırıcı değildir. Din adına İslamiyet’i bitiren bir örgütlenme olarak gelişmektedir. Esasta Ortadoğu’nun kadim değerlerine karşı geliştirilen bir saldırıdır. Bir zamanlar barışın, adaletin, özgürlüklerin, toplumsallaşmanın ve ana tanrıça kültürünün doğuş merkezi olan Ortadoğu değerlerine ve tarihine karşı gerçekleştirilen saldırıdır, tüm bu örgütlenmeler.
Dünyanın birçok yerinde savaşlar olsa da hiçbir yerde Ortadoğu’daki gibi şiddet kanıksatılmamıştır insanlara. Sokaklarda patlamaların olmadığı, insanların ölmediği bir gün yoktur. Her dönem savaş gerekçeleri farklı olsa da Ortadoğu zenginliklerine saldırıdır, şiddetin bu denli süreklileştirilmesi. Yine emperyalist güçlerin çıkarlarına göre, kendilerini örgütleme tarzıdır bu saldırılar. Ortadoğu’nun sürekli savaş halinde olması emperyalist güçlerin kendi sistemlerini burada kalıcılaştırması açısından bulunmaz fırsatlar olacaktır. Yine her zaman savaşları gündemde tutarak Ortadoğu halklarını kendilerine muhtaç kılma yöntemidir bu savaşlar. O yüzden IŞİD öyle bir gece de Musul’u ele geçirmedi. Öyle kimsenin haberi olmadan gerçekleştirilen bir ele geçirme de değildir. Rojava’da adı farklı olsa da bu çetelerle Kürt halkı iki yıldır savaş halindedir. Hem de insanlık tarihinde görülmeyen, savaşın hiçbir kuralını yerine getirmeyen vahşi bir savaş. Rojava’da savunmasız halka saldırmaları, çocukları kurşuna dizmeleri, insanları kurban gibi kesmelerine kimse şaşırmazken, Musul’un işgaline şaşırdıkların söyleyenler acaba şimdiye kadar nerede yaşıyorlardı? Ya da neden bu gerçeklikler görülmek istenmedi? Bu da Ortadoğu’da Kürtlere yaklaşımın bir sonucudur.
Çetelere her türlü desteği sağlayarak Rojava’ya saldırtan AKP, IŞİD’in yaptıkların en iyi görenlerdendir. Tüm bunları bildiklerinden dolayı kendisini ilgilendirmeyen birçok konuda açıklama yapan AKP, Musul’un çetelerin eline geçmesine dönük hiçbir açıklama yapmamıştır.
Bugün bu çetelere karşı en kahramanca direnişi Rojava halkı gerçekleştirmemiş olsaydı, belki de kısa bir sürede daha geniş alanları ellerine geçirebilirdi, çapulcu çeteler. Rojava üzerinden geliştirilen saldırılar bunun savaşımıydı. Kürt halkı ve Rojava’da kendi özgürlükleri için savaşan halklar ilk sınavını başarıyla tamamlasalar da halen tehlikenin ortadan kalktığını söylemek çok gerçekçi olmayacaktır.
Ortadoğu’da demokratik ulus zihniyetiyle örgütlenmeler gerçekleştirilmedikçe bu tehlikeler her an daha da vahşi şekilde devam edecektir. Bugün IŞİD tarzı çete örgütlenmeleri Ortadoğu ve insanlık için tehlikeli oluşumlar olmaktadır. Bu çetelerle savaşmak sadece Ortadoğu halklarının sorunu olmamaktadır. İnsanlık adına yola çıkan tüm güçlerin insanlığa karşı tehlike olan bu güçlerle savaşmaları, çetelere sağlanan tüm desteklerin engellenmesi için çalışmaları gerekmektedir. Ortadoğu halkları da kendi yaşamlarını kendilerinin örgütleyeceği örgütlenmeleri geliştirmedikçe sürekli dışarıdan gelecek tehlikelere karşı savunmasız kalacaklardır. Ortadoğu üzerine oynanan oyunların bozulması, halkların özgürlük arayışı ve mücadelesi sonucu olacaktır.
Ortadoğu’nun demokratikleşmesinde en önemli rol sahibi olan Kürtlerin Ortadoğu’da yaşanan bu gelişmeler karşısında bölgesel çıkarlardan çok ulusal kaygılarla hareket ederek örgütlenmeleri, ortak savunma tedbirlerini geliştirmeleri hayati önemdedir. Bugün bunun erken olduğunu düşünenler yarın geç kalmış olmamak için, ulusal birlik ve demokratik Ortadoğu için üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmelidir.