Friday, June 6, 2014

Türkiye ile ABD’nin ‘cihatçı karşıtı’ işbirliği: AKP hizaya girdi, kirli savaş baki

Türkiye ile ABD’nin yeni bir uluslararası işbirliği çerçevesinde, İstanbul merkezli olarak bir El Kaide operasyonu başlatacağı yazıldı. ABD ile ilişkileri Mayıs 2013′ten bu yana gerilimli olan AKP hizaya getirilmiş olsa da, emperyalizmin ve aktif taşeronlarının halklara kandan başka bir şey sunmayan işbirliği Suriye’deki kirli savaşta cihatçıları kullanmaya devam ediyor
Radikal gazetesi yazarı ve Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin ABD’nin Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin ‘Veda Yemeği‘nde yaptığı konuşmaya ve kaynaklarına dayanarak, “Türkiye ile ABD arasında –henüz bize açıklanmayan bir tarihte- başlamış ve –henüz bize açıklanmayan şekilde- devam eden önemli bir ‘ulusal güvenlik’ işbirliği devam ediyor” diye yazdı.
Yetkin’e göre, Türkiye’yle ABD henüz kamuoyuna açıklanmayan bir tarihte Suriye konusunda yabancı savaşçıları hedef alacak yeni bir ‘ulusal güvenlik işbirliği’ne başladı ve daha önce ismi AKP hükümetiyle anılan El Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi’ni de bu nedenle Türkiye’nin ‘terör örgütleri listesi’ne alındı.
Ayrıca İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya, Hollanda ve hatta Norveç’in de katılacağı işbirliği, son zamanlarda dünyadaki en geniş kapsamlı güvenlik/istihbarat işbirliği operasyonlarından biri olacak; merkez üssü olarak da çok büyük ihtimalle İstanbul kullanılacak.
Yetkin, ABD ve Türkiye’deki yetkili kaynaklarına yaptığı temaslara dayanarak bu işbirliğinin Ukrayna ve Irak (ve Kürt) boyutlarında devam ettiği ama özellikle Suriye konusunda yoğunlaştığını belirterek şu tabloyu çizdi:
1- ABD Başkanı Barack Obama’nın 28 Mayıs’ta West Point Askeri Akademisi’nde yaptığı konuşmada Suriye’deki muhalif gruplara yardımı arttıracağı sözü vermesi, işbirliğini resmileştirdi.
2- Bunu Türkiye’nin El Nusra’yı ‘Terörist Örgütler’ listesine alması izledi; bakanlar kurulunun 2 Haziran’da Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığındaki toplantısında alınan karar 3 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlandı.
3- ABD ve önemli NATO ülkeleri El Nusra’nın 2013’te resmen El Kaide’nin Suriye kolu olduğunun açıklanması ardından, Türkiye’den bu örgütü terörist sayarak temasta bulunmaması konusunda telkinde bulunuyordu. Dolayısıyla bu gelişme Türkiye’nin Suriye politikasının Batı’yla bir uzlaşma yönünde değiştiğinin kabulü anlamına geliyor.
4- Bütün işaretler işbirliği operasyonunun muhtemelen 30 Mart yerel seçimlerinden önce başlamış olduğunu gösterse de Obama’nın ‘muhaliflere yardım’ açıklaması ve Erdoğan’ın El Nusra’yı resmen terörist sayması ardından hızlanacak.
5- Büyükelçinin ‘ulusal güvenlik’ işbirliği demesi boşuna değil, çünkü konu sadece Suriye’deki iç savaş ve Suriye’nin geleceğini değil, Türkiye ve ABD’nin iç güvenliğini de ilgilendiriyor.
6- Son zamanlarda dünyadaki en geniş kapsamlı güvenlik/istihbarat işbirliği operasyonu olmaya aday bu operasyonun hedefinde Suriye’deki ‘yabancı savaşçılar’ bulunuyor. Yani özellikle Batı ülkelerinden (biraz Ürdün ama daha çok) Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip, savaşıp, sağ kalanları kendi ülkelerine dönüp El Kaide eylemleri örgütleme ihtimali olan mücahitler.
7- Ve dolayısıyla bu işbirliği operasyonu sadece Türkiye ve ABD arasında değil, pek çok NATO üyesini de kapsıyor. İngiltere’den Fransa ve İspanya’ya, Almanya’dan Hollanda ve hatta Norveç’e dek pek çok ülke, kendi pasaportlarıyla Suriye’ye gidip dönenlerin kendileri için ‘ulusal güvenlik’ sorunu olduğunu düşünüyor. Yani onlar da bu operasyon kapsamında işbirliği içinde.
8- Yani Suriye’deki yabancı savaşçılara karşı işbirliği operasyonunun harekât üssü İstanbul olacak gibi görünüyor.
Yetkin yazısının sonunda bu gelişmelerin “Türk iç siyaseti açısından iki temel sonucu olduğunu” belirtiyor. İlk olarak “Türkiye’nin Suriye konusunda Batı’yla birlikte davranması gecikmiş ama olumlu bir gelişme olduğunu”  söylüyor.
AKP hükümetinin Suriye’deki ‘radikal’ gruplarla ve özellikle Nusra’yla ilişkilendirilen kimyasal silah saldırılarıyla anılması ABD yönetimiyle ‘sıkı bağların’ gerilimli bir hal almasına yol açsa da Batı gözetimi hiç azalmadı. Şimdilerde ise AKP’nin bataklıktan kurtulma ve ABD ile ilişkileri düzeltme isteği, Washington’un yeni bir ‘ulusal güvenlik işbirliği’nde karşılık bulmuş durumda.
Yetkin’in çıkardığı diğer sonuç; “El Kaide’nin hedefi oluruz’ diyenlere, ‘Şimdiye dek değil miydik’ diye sorulabilir” ise biraz fazla iyimser. AKP bir taraftan Batı gözetiminde, Körfez monarşileriyle ortaklaşarak Türkiye sınırlarını cihatçılara açarken, diğer taraftan hatalı politikalarının bedelini bilgisi dahilinde olan Reyhanlı, Cilvegözü ve Akçakale gibi saldırılarla halka ödetti.
Türkiye üzerinden Suriye’nin çeşitli bölgelerine saldıran, her türlü lojistik ve sağlık hizmetine AKP aracılığıyla nail olan cihatçı çeteler, Türkiye’deki halklar için zaten tehdit oluştururken, Suriye’deki halkları da katletmeye devam ediyorlar. Türkiye topraklarını vurdurtmayı düşünen, sınırlardaki cihatçılara TIR’larla silah taşıyan, kimyasal silah için malzeme tedarik eden Dışişleri Bakanlığı, MİT ve TSK yetkilileri, şimdilerde yaratılan yapay tehditlere gerek bırakmayacak şekilde çetelerle işbirliği içinde. Suriye’de savaşan silahlı muhalif gruplar ılımlı-radikal şeklinde ayırt edilebilecek bir halde değil. ABD öncülüğünde dört yıldır sürekli yaratılmak istenen “Suriyeli ılımlı silahlı gruplara destek” politikası gerçeği yansıtmıyor.
ABD ile ilişkileri Mayıs 2013′ten bu yana gerilimli olan AKP hizaya getirilmiş olsa da, emperyalizmin ve aktif taşeronlarının halklara kandan başka bir şey sunmayan işbirliği Suriye’deki kirli savaşta cihatçıları kullanmaya devam ediyor.
Sendika.Org