Wednesday, May 29, 2013

Müslüman Kardeşler Türk etkisi istemiyor, anlayın

Siz gerçekten Esad'dan sonra başa geçecek radikal İslamcı bir hükümetin Türkiye'ye dostane davranacağını mı sanıyorsunuz?
Barry Rubin, Global Research in International Affairs-GLORIA’nın (Uluslararası İlişkilerde Global Araştırma Merkezi) direktörü, İsrailli bir Ortadoğu uzmanı. Çok kitabı var da son çıkan ve baskı üstüne baskı yapanları sayayım. ‘Özgürlük İçin Uzun Savaş: Ortadoğu’da Demokrasi İçin Arap Mücadelesi’, ‘Suriye Hakkındaki Gerçek’. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Kemal Kirişçi ile birlikte yazdığı ‘Dünya Siyasetinde Türkiye’ başlıklı bir kitabı daha var. Birkaç gün önce kendisiyle görüşme fırsatım oldu. İsrail-Türkiye ilişkileri, Suriye’deki savaş ve Başbakan Erdoğan’ın Filistin ziyareti temel konularımızdı. Bölgeyi çok ama çok yakından takip eden biri olması itibariyle Rubin’in sözlerinin kıymeti harbiyesi var.

* * *

Öncelikle Rubin’in yaklaşımı ve sözlerinden net bir şekilde anladığım kadarıyla İsrail, Türkiye’yle ilişkilerin hâlâ limoni seyretmesine karşılık “Naptıysak olmadı yahu” havasına bürünmüş. “Başbakan Erdoğan, İsrail ile ilişkilerin düzelmesini çok da istemiyor anladığımız kadarıyla. Çünkü İsrail ne yaparsa yapsın, kameraların önünde taviz verse de o arayı düzeltmemek için bir bahane buluyor. İsrail’le arayı düzeltmemek Erdoğan için bir iç siyaset malzemesi” diyor Rubin.

İkinci mevzu elbette Suriye’ydi. CIA şefi John Brennan’ın yakın zamanda İsrail’i ziyaret etmesiyle Suriye konusunda İsrail-ABD arasında nasıl bir ‘senkronizasyon’ kuruldu diye sordum. Şöyle dedi: “ABD ve İsrail bir süredir Suriye konusunda koordinasyon içerisinde. Fakat İsrail’in taraf tutmuyor olması bu koordinasyonun pratik anlamını azaltıyor. Koordinasyon genel olarak Suriye rejiminin silahlarının Lübnan Hizbullahı’nın eline geçmemesi üstüne. Şu kadarını söyleyebilirim: İsrail asla Suriye savaşında herhangi bir tarafla birlikte hareket etmeyecek ve yüzde yüz bu savaşa girmeyecektir. Nötr pozisyonuna devam edecek.”

Rubin’e, özürden sonra Türkiye-İsrail arasında Suriye’yle ilgili bir koordinasyon başlayıp başlamadığını soruyorum. “Kesinlikle hayır” cevabını veriyor. “İsrail ve Türkiye’nin Suriye’de El Kaide’nin hâkim olmaması konusunda ortak kaygıları var, orası kesin. Kesin olmayan ise radikal Selefilerle ilgili tavır. Erdoğan, Müslüman Kardeşler’in kazanmasını istiyor ve aynı anda Selefilerin kazanmasını çok da umursamıyor. Gördüğüm kadarıyla Türkiye’de çok az kişi şu önemli gerçeğin farkında: Arap Baharı ile Türkiye’nin bölgesel hırslarının karşılık bulması imkânsız hale geldi. Türkiye içinde insanlar ne düşünürse düşünsün, ne Müslüman Kardeşler ne de Selefi İslamcılar Türk etkisini istiyor. Sebebi gayet basit ve net: Türkler Arap değil. Evet, Erdoğan Arap dünyasında bir süre için popüler olmuştu. Arapların dayanacak başka hiçbir şeyleri yokken. Ama unutmayın, artık onların kendi devrimleri var. Siz gerçekten Esad’dan sonra başa geçecek radikal İslamcı bir hükümetin Türkiye’ye dostane davranacağını mı sanıyorsunuz? Ve şunu da kabul edelim, Suriye’de yakın gelecekte diplomatik bir çözüm yok. İstediğiniz kadar konferans düzenleyin. Bu savaş bir tarafın zaferiyle bitecek ve bu, savaşın en iyi ihtimalle iki yıl daha sürmesi demek.”

* * *

Başbakan Erdoğan’ın haziranda gerçekleştireceği Filistin ziyaretiyle ilgili Rubin’in görüşü şu şekilde: “Bakın, eğer Erdoğan Batı Şeria’ya Filistin otoritesini ziyaret etmeye gitseydi kimsenin canı sıkılmayacaktı. Hatta bu İsrail’in hoşuna giderdi. Fakat Erdoğan hiçbir zaman Filistin otoritesini savunmadı, aksine hep Hamas’ın yanında durdu. Şu kadarını rahatlıkla söyleyebilirim, sırf bu yüzden Filistin otoritesi, en az İsrail kadar kızgın.” Bazen içinde yaşayınca insan sarih biçimde analiz edemiyor. “Girdik-girmedik-nasıl çıkacağız” başlıklarıyla değerlendirdiğimiz Ortadoğu meselesini, dışarıdan bir sesten dinlemek, ülke olarak nasıl göründüğümüze dışarıdan bir uzman tarafından bakmak faydalı olacak. Boş hayallerden vazgeçmek, gerçekten fersah fersah uzak öngörüler yapmak, hatadan dönmek… Bu gibi şeyler için faydalı.