FEHİM TAŞTEKİN
FBI’ın ağına
düşürdüğü ‘dindar’ gençlere patlayıcı temin edip komplolar kurduğu ayan beyan
ortadayken şüphelenmek hakkımız. Gerçekten saldırılar Cohar ve Tamerlan
Tsarnayev kardeşlerin işiyse bu bir ilk olacak
Çeçen kamasının
Boston’da ne işi var!Fatimat Süleymanova ya göre, yeğeni Tamerlan Çeçen
kimliğinin peşindeydi
Bakmayın
Avrupa’dan Çeçenlerin bir bir Moskova’ya postalanmasına. Çeçenlerin bazı
vukuatlara rağmen Batı başkentlerinde ‘korkulan’ mülteciler olmadığını
biliyoruz. Neticede yegâne düşmanları Kafkasya’yı ele geçirdiğinden beri Rusya.
Çeçenlerin Avrupa Parlamentosu dahil pek çok platformda ‘özgürlük savaşçısı’
diye karşılandığının bizzat tanığıyım. Aslına bakarsanız Washington’ın Kaide ile savaşırken işbirliği
beklediği Rusya karşısında tutarlı olabilme adına terör örgütü listesine aldığı
‘Kafkasya Emirliği’nin de ABD’yi tehdit ettiği yok. ‘Direniş’ hareketinin
geçirdiği dönüşüme rağmen ‘asıl düşman Rusya’ mottosundan ABD’yi çok da
rahatsız edecek tarzda bir sapma olmadı. Hatta bir avuç Çeçen’in Suriye’de
savaşa katılarak Batı’nın Esad rejimini def etme planına hizmet ettiğini
hatırlatmanın tam zamanı. ABD’nin bölgedeki profilini 11 Eylül’den sonra
Çeçenya’da, 2008’de Güney Osetya’daki savaştan sonra genel anlamda Kafkasya’da
düşürse de sivil unsurların Kafkasya’ya ilgisi kesilmedi. En azından ‘Soğuk
Savaş’ aracı Özgürlük Radyosu’nda Çeçence hâlâ yankılanıyor, Rusya’nın
sinirlerini bozan bazı etkinlikler sürüyor. Bu yüzden Boston saldırılarında zanlıların Çeçen
çıkması şaşırttı.
Bir miras: Yalnız kurtlar
Yargıya varmak
için erken: Tamerlan öldürüldü, Cohar gırtlağından vuruldu, belki hiç
konuşamayacak, konuşsa da ‘Miranda Hakları’ndan mahrum kaldığından ifadesi
üzerindeki şüphe kalkmayacak. Kardeşlerin bağlantılarına dair kafa karıştıran
unsurların netleşmesi lazım. FBI’ın ağına düşürdüğü ‘dindar’ gençlere patlayıcı
temin edip komplolar kurduğu ayan beyan ortadayken şüphelenmek hakkımız. Gerçekten
saldırılar Cohar ve Tamerlan Tsarnayev kardeşlerin işiyse bu bir ilk olacak.
FBI, 2010’dan sonra radikal eğilim gösterdiği söylenen Tamerlan’ı 2011’de 6
aylığına gittiği Kafkasya dönüşünde sorgulamış. Uyarı da Rusya’dan gitmiş.
Ancak Rus iç istihbarat servisi FSB’ye göre kardeşlerin Kafkasya Emirliği ile
bağını gösteren güvenilir bilgi şimdilik yok. Saldırıların Kafkasya ile
ilişkisi ortaya çıkarsa ‘direniş tarihi’ ile ilgili yepyeni bir fasıl açılacak
demektir. Çeçen halkının yüreğindeki yara, siyasi çözüm olmadan kapatıldı.
Çeçenler toptan sürgün ve imha operasyonlarına maruz kaldıkları halde her
defasında yeniden anavatanlarına dönüp küllerinden doğmayı başardı. Tsarnayev
ailesi de Çeçen trajedisine ayna tutuyor. Dedeleri 1944’te Orta Asya’ya sürülmüş,
babaları ve kendileri Kırgızistan’da doğmuş. Geneli dünyaya geldikleri yerin
sürgün coğrafyası olduğunu bilir. Yüzleri hep Çeçenya’ya dönüktür. Elbette bu
travmatik süreçler geride ‘yalnız kurtlar’ da bırakabiliyor. Kafkasya’da
bitmeyen ‘devlet terörü’ de yalnız kurtları besleyen bir ortam sunuyor.
Trajik dönüşüm
Kafkasya silah
bırakmayıp dağlara yaslanmış Abrekleriyle meşhurdur. Ama bugünün savaşçılarını
tarihteki Abreklerden farklı kılan bir süreç yaşanıyor: Kafkasya’ya has direniş
geleneği klasik çizgisinden Şamil Basayev’le birlikte saptı. Halefi Doku
Umarov, 2007’de Çeçen-İçkerya Devlet Başkanlığı’nı resen ilga edip Kafkasya
Emirliği’ni kurduğunda bunun anlamı şuydu: Yüzyıllara dayanan özgürlük
hareketi, Selefi yoruma dayalı şeriat devleti idealine dönüştü. Böylece
Kafkasya, yerleşik kültür ve Sufi geleneğiyle çatışan Kaide ideolojisine daha
fazla maruz kaldı. Silahlarla büyüyen bir kuşak ‘küresel cihat’ ağıyla
etkileşime girdi. Şimdi Boston
bu dönüşümün neresinde? Yanıt çok şeyi değiştirir.
Küçük sulardaki
dış politika
Türkiye’nin
kendi kabuğunu kırıp açılması gıpta edilecek bir durum. Yeter ki düzgün bir
yolculuk olsun, çatışmaların tarafı haline gelinmesin ve bunlar arkası gelmeyen
prestij hamlesi olarak kalmasın. Asya’dan Avrupa’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya,
Ortadoğu’dan Afrika’ya yelken açarken çatışan taraflara eşit durabilmek ustalık
ister. Türkiye’nin bunu becerdiği yerler de var, tökezlediği yerler de. Mesela
Boşnak, Arnavut, Hırvat ve Sırplarla eşit mesafede diyalog kurulabildi. Geçen
hafta hem Somali hem Somali’den kopmuş Somaliland
liderleri ağırlandı. Fakat sıra Kafkasya’ya gelince köhne reflekslere
dönülüyor. Konuyu Abhazya ile 23 Nisan krizine getireceğim. Çocuk dans
topluluğu ‘Abaza’ bugün 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda sevincimize ortak olacaktı.
TRT’nin davetiyle gelmişlerdi. Büyük bir nezaketsizlik sonucu Abhazlar
programdan çekildi. AbhazFED’den Ahmet Ceylan’a göre Gürcistan devreye girince
Türk Dışişleri “Abhazya bağımsız devlet gibi davet edilemez” deyip TRT’ye ayar
çekti. TRT de ‘Abhazya Cumhuriyeti’ ibaresini silip “Abhazya Özerk
Cumhuriyeti-Gürcistan” yazarak mutabakatı bozdu. Çünkü sözleşmede ‘Abhazya
Cumhuriyeti’ yazılıydı. 1 Nisan’da TRT’nin sitesinde ‘Katılımcı Ülkeler’
ifadesi 2 Nisan’da ‘Katılımcılar’ diye değiştirildi. Dışişleri yerel
yönetimlerden ‘Abhazya heyetiyle resmi izlenimi veren temastan uzak
durmalarını’ istedi. Halbuki işin başında Abhaz tarafı, aksilik çıkar diye
TRT’yi uyarmış. Çünkü kötü tecrübeler var. 2007’de Abhazya lideri Sergey
Bagapş’ın ziyareti son dakikada engellenmişti. Ama TRT kendinden emin bir halde
“Bu barış odaklı bir program, İsrail bile katılacak, kesinlikle hiçbir problem
yaşamayacaksınız” diye teminat vermiş. ‘Toprak bütünlüğü’ savını Kosova gibi
yerlerde göz ardı edebilen Ankara’nın
Gürcistan lobisine kolayca teslim olması anlaşılır gibi değil. Abhazlar için
asıl incitici olan Tiflis’ten bir örgütün “Ricamız bu hatayı derhal
düzeltmenizdir” diye Türkiye’ye hitap edip netice alabilmesi. Abhaz-Çerkes
diasporası özel programlarla misafirlerin gönlünü aldı. Peki, onların gönlünü
kim alacak? Bu ülkenin harcı olmuş insanları tam da etnik barış havasının
ortasında kırıp dökmek niye?